22 Mayıs 2010 Cumartesi

Ömür, yarının ümidiyle geçip gitmede


Ömür, yarının ümidiyle geçip gitmede; faafilcesine kavgalarla-gürütülerle bitip durmada.

Ömrünü, içinde bulunduğun bugün say; bir bak bakalım, ne sevdâla geçiyor?

Gâh kese kaygısıyla, gâh kâse ümidiyle gidiyor ömrümüz; her solukta keseden eksilmede.

Ölüm, bir-bir çekip alıyor bizi; akılların beti-benzi, onun heybetinden sararıp soluyor.

Ölüm, yolda durmuş, bekliyor; ticarete dalansa seyre-seyrane gitmede.

Ölüm, anıştan da yakın bize; fakat gaflete dalanın aklı nerelere gitmede, bilmem ki.

Bedeni besleyip geliştirmiye bakma; sonucu kurban olacak zâten; gönlü beslimiye bak, çünkü odur yücelere giden.

Şu leşe, yağlı-ballı şeyleri az ver; çünkü kalıbını besliyen rezil-rüsvây oluyor da gidiyor.

Cana, yağlı-ballı düşünüş, anlayış, buluş gıdaları ver de gideceği yere kuvvetli gitsin.

Düşünüş, anlayış, buluş da Selâhaddîn'den gelir sana; çünkü o, güneş gibi yapayalnız gidiyor.

Mevlana Celaleddin 
(IV-XXXVI-172)

Resim : Hakan Atakan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder