15 Mayıs 2010 Cumartesi

Neyimiz varsa hepsini de aşk yağmaladı; kârdan da geçmişiz, ziyandan da


Yüzünüzü seyretmedeyiz, yeşilliğe de boş vermişiz, gül bahçesine de; gözüne dalmışız, şarabı da boşlamışız, şarapçıyı da.

Evi rehine vermişiz, mahalleni yurd edinmişiz; dükkanı yıkmışız, işe boş vermişiz.

Neyimiz varsa hepsini de aşk yağmaladı; kârdan da geçmişiz, ziyandan da, alış-verişten de.

Aşk dâvasına girişmek, ondan sonra da namus, ad-san, ar-hayâ kaydına düşmek, olmıyacak bir iş; utanmayı satmışız, âra-hayâya boş vermişiz.

Neşe yurdu, gönül hoşluğu ülkesi, bize verilmiş; azın-çoğun varından da geçtik, yoğundan da.

Başımız yüceldikçe yüceldi, gökleri bile aştı; çünkü aşk zevkıyle baştan da geçtik, sarıktan da.

Biz söz söylüyoruz, sen inkâr ediyorsun, iki âlemin ikrarına da boş verdik biz, inkârına da.

Şu bir avuç köpeğe bak; nasıl da birbirlerine düşmüşler; biz köpekten doğmadık, köpek değiliz, leşe boşverdik biz.

Sırlarını Tanrı bilir ancak, bu da yeter gider; bizse kötünün kötülüğünden de geçmişiz, düzencinin düzeninden de.

Aşkın verdiği ders nasıl, ne vakit unutulur? Artık ondan bahsetmiye de boş verdik, ona dair söz kavgasına girişmiye de, onu tekrarlamıya da.

Gizlice ne yaparan apaçık o biter; dilediğin tohumu ek, boş vermişiz biz.

Yol arkadaşının mıhladızı çekti de söyletti bizi; yoksa bu yolda sözden geçmişiz biz.

Tebriz'in övündüğü Şemseddin'in yüzündeki nur sayesinde dönüp duran gök kubbedeki güneşe bile boş vermişiz biz.

Mevlana Celaleddin
(II-LXX-382)

Ebru : Feridun Özgören - Boston USA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder