12 Mayıs 2010 Çarşamba

Beden gölgesiz olmaz, gölgede aydın olmaz


Birlikte mekânsız hale gel, yokluğun ta kendisinde yer edin, ikilik fikrini taşıyan her başı kes, as puta tapanın boynuna.

Bu kutsî Devekuşu'nu, kanatları belirmeden, varlık kafesinde, şükrane olarak şekerle besle.

Ezel sarhoşu oldun mu ebed kılıcını al, bir Hintliye benziyen varlığı Türkçesine yağmaya koyul.

Varlık tortunu süz, sızır, arıt, o mâna şişesini arı-duru şarabiyle doldur. 

Yeryüzünün yılanı oldukça nerden din balığı olacaksın? Sevgili, balık oldun mu da herşeyi at denize.

Hayvanlara bak, hepsinin de başı yere eğilmiştir; adamsan kendine gel de başını yücelere kaldır.

Âdem medresesinde Tanrıya mahrem olduysan meleklerin âleminin başköşesine geç, otur da onlara Tanrı adlarını öğret.

İlla saltanatını elde etmek istiyorsan yokluğa var, yok ol; yokluktan bir süpürge al da herşeyi sil süpür.

Yola çıkarsan mânaa bineğine bin, bir yeri yurt edineceksen gök kubbenin en üstünü yurd edin.

İstiska* illetine tutulmuş da susuzluğu gitmez adam gibi hiç bir şeye kanma, ne kadar yücelirsen yücel, dahada yücelmeye çalış.

Başı olan rûh, yüzünü kapıya döner; senin de başında bu sevda varsa sarıl bu sevdaya canla, başla.

Beden gölgesiz olmaz, gölgede aydın olmaz; sen var, yapayalnız pencerenin bulunduğu yere doğru kanat çırp da uç.

Mecnunun töresine uy da kavganın, gürültünün başı kesil; çünkü bu aşk, daima halktan ayrıl demektir.

Hem yakıp yandıran ateş ol, hem piş, kavrul; hem sarhoş ol, hem şarap kesil, hem de ikisi de olmaksızın ikisinin de neşesine sahip ol.

Hem baş ol, mahrem ol; hem soluk al, hem soluk kesil. Hem biz ol, hem bizim ol, hem de kulluk et bize. 

Hıristiyan'ın senin manastırına gizlice yol bulamaması için gâh zünnâra** aşık ol, gâh haça sarıl.

Bilgi sahibi oldun amma varlık yüzünden oldun; varlık gözünü bırak, varlığı görme de yürü, can gözünü aç, can gözüyle gör.

Başını ayak yap da Hızır huylu Musa olan Tebrizli Tanrı Şems'ine yürü, yed-i beyzâyı görmiye çalış.

Mevlana Celaleddin
(II-CXXXVIII-156-157)

Resim : Hakan Atakan

*   Su istemek, susamak
** Hristiyan rahiplerin bellerine doladıkları örme kuşak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder