Bana nasılsın diyorsun; ne bileyim ben. Nerdensin, kimlerden diye soruyorsun; ne bileyim ben.
Hangi koca sağrakla* böyle sarhoşsun, böyle mahmursun diyorsun; ne bileyim ben.
O dudakta ne var ki o dudak yüzünden böyle tatlı dillisin diyorsun bana; ne bileyim ben.
Şu ömrümde diyorsun bana, yaşamaktan, gençlikten daha iyi ne gördün? Ne bileyim ben.
Onun yüzünde Âb-ı Hayat gibi bir ateştir, gördüm; fakat neydi o; ne bileyim ben.
O yüze karşı, yıllarca hayran kaldım; beden misin, can mı diyorum; ne bileyim ben.
Ben, sensem peki, sen kimsin; sen bu musun, yoksa o mu; ne bileyim ben.
Ben kim oluyorum ki böyle düşüncelere dalıyorum? Merhametli can mısın yoksa? Ne bileyim ben.
Bana, yolunda oturmuş-kalmışsın diyorsun; yoksa yol gözeten misin sen? Ne bileyim ben.
Beni gâh yay yapmadasın, gâh ok; fakat sen okmusun, yay mı? Ne bileyim ben.
Ne mutlu andır o an ki bana, can bağışlarım sana desin; bense sen bilirsin derim, ne bileyim ben.
Sabırsızlıktan, a Tebrizli Şems derim; böyle misin, öyle misin; ne bileyim ben.
Mevlana Celaleddin
(VI-CXXX-221)
Resim : Hakan Atakan
* Sürahi, Kâse, Kap
* Sürahi, Kâse, Kap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder