Ateşine atıldım; yandım-yakıldım da dumanım tütmedi... Ateşine su serptim; fayda etmedi.
Gönlümü binlerce kez sınadım, denedim; seninle buluşmaktan başka hiçbir şey hoşnut etmedi.
Gönlümün aşktan çektiğini kimsecikler çekmedi... ateşte gönlümün verdiği kokuyu ödağacı bile vermedi.
Bu kul dedim, gönlünü aşka rehin vermedi mi. Sevgili, evet dedi; verdi, verdi ama tez vermedi.
Âh gördün ya; bu suçun bana ettiğini sivrisinek bile Nemrud'un * başına-beynine etmedi.
Lâ'l dudakların hastalara İsâ'dır ama bir türlü benim hasta gönlüme bir sağlık vermedi.
Canım oklar atan bakışlarından yaralanmadı; çünkü senin güzelim saçlarından başka bir zırha, çukala ** bürünmedi.
Çayırı-çimeni kıskandıran güzelliğinin, alımının tadı-tuzu, bu kulun ciğerinden başkasını tuzlamadı.
Yeter? sus... Sevgilinin gamı definedir ama o defineyi, şu altınla bezenmiş yüzden başkası da övemedi.
Mevlana Celaleddin
(VII-XXXV-304)
Resim : Hakan Atakan
** Eskiden savaşta atlara giydirilen zırhlı örtü ki bir çeşidini savaşçılar da
giyerlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder