7 Haziran 2010 Pazartesi

Şimdi söyliyen susar, susan, söze gelir


Bahar geldi, bahar geldi, miskler saçan bahar geldi. Sevgili geldi, sevgili geldi, hilim sahibi, esirgeyici sevgili geldi.

Sabah şarabı geldi, sabah şarabı geldi, seher çağı içilen can şarabı geldi. Ay yüzlü saki, salına-salına şarap sunmaya geldi.

Arılık-duruluk geldi, arılık-duruluk geldi; taş da ap-aydın oldu, kum da. Şifâ geldi şifâ geldi, her hastaya, her arığa şifa geldi.

Sevgili geldi, sevgili geldi iştiyak çekenlerin gönüllerini almıya. Hekim geldi, hekim geldi, o uyanık aklı başında hekim geldi.

Semâ 'geldi, semâ' geldi, başağrısı olmıyan semâ' geldi. Buluşma geldi, buluşma geldi, ünlü buluşma geldi.

İlkbahar geldi, ilkbahar geldi; eşsiz-örneksiz ilkbahar geldi; şakayıklar, reyhanlar, güzel yüzlü lâle geldi.

Birisi geldi, birisi geldi, onun yüzünden adam olmıyan da birisi olur. Bir Ay geldi, bir Ay geldi ki her tozu-toprağı yatıştırır.

Bir gönül geldi, bir gönül geldi ki gönülleri güldürür o; bir şarap geldi, bir şarap geldi ki her çeşit mahmurlığu giderir o.

Bir avuç geldi, bir avuç geldi ki deniz, ondan bulur inciyi; bir padişah geldi, bir padişah geldi ki her ülkenin canıdır o.

Nerden geldi, nerden geldi ki burdan asla gitmemişti o; fakat göz, bâzı olur, görür-anlar, bazı da görmez ibret almaz.

Gözümü yumayım, susayım, açayım, söyliyeyim, o geldi; odur uykuda da eş-dost, uyanıkken de.

Şimdi söyliyen susar, susan, söze gelir; sayılı harfi bırak, sayısız harf geldi.

Mevlana Celaleddin 
(V-XLVIII-416)


Hat: Osman ÖZÇAY 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder